Istanbul kamyon garajı, şehrin karmaşası içinde bir nevi sığınak gibidir. Burada, çeşitli yük taşıyan araçların gürültüsü ve iş makinelerinin sesi arasında, her gün yeni hikayeler doğar. Garajın kapısından içeri adım atan her kamyon sürücüsü, farklı bir yolculuğa çıkmak üzere hazırlanmaktadır.
Araçların yan yana dizildiği bu alanda, yüklerin zamanında ulaşması için harcanan emek, çoğu zaman göz ardı edilir. Gün ışığının düşmesiyle birlikte garajda bir koşturmaca başlar; sürücüler, yükleri kontrol ederken, garaj çalışanları da onların işine yardımcı olmaya çalışır. Hızla değişen hava koşulları, trafiğin yoğunluğu derken, herkesin ortak kaygısı, zamanında hedefe ulaşmaktır.
Havanın boğucu sıcaklığı bile bu mekânda çalışanların motivasyonunu düşüremez. Çünkü bu garaj, sadece bir yük taşıma merkezi değil; aynı zamanda dostlukların pekiştiği, paylaşımın yaşandığı bir yer. Kamyon sürücüleri arasında kurulan arkadaşlıklar, uzun yolculuklar süresince devam ederken, garajda yapılan kısa sohbetler bile bazen bir mola gibi gelmektedir.
Zaman zaman, garajın köşelerinde yeni hikayeler oluşur; eski bir kamyonun hatıraları, bir sürücünün gençliğindeki maceralarını anlatmaya başlar. İşte bu yüzden, İstanbul kamyon garajı sadece bir mekan değil, bir yaşam biçimidir. Her yük, her yolculuk, yeni bir anı bırakır geride ve bu anılar, kamyon garajını şehrin vazgeçilmez bir parçası haline getirir.